BASINA VE KAMUOYUNA
Tarih: 24.01.2024 | Okunma Sayısı: 356

 

BASINA VE KAMUOYUNA

Uluslararası Tehlikedeki Avukatlar Günü, 2010 yılından bu yana 24 Ocak tarihinde dünyanın dört bir yanında anılmaktadır.

            24 Ocak 1977 tarihinde dört avukat ve bir iş arkadaşları Madrid'de bulunan Calle Atocha 55 adresinde öldürülmüştür. Bugün için 24 Ocak tarihinin seçilmesi Atocha Katliamı olarak bilinen bu katliamdan ileri gelmektedir. Bu söz konusu uluslararası gün, her yıl ulusal ve uluslararası kuruluşlar ve barolardan oluşan bir ağ olan Tehlikedeki Avukatlar Koalisyonu tarafından düzenlenmektedir.

Tehlikedeki Avukatlar Günü’nün amacı, hükümet yetkililerinin, uluslararası kurumların, sivil toplumun, medyanın ve kamuoyunun dikkatini belirlenmiş odak ülkedeki avukatların içinde bulunduğu kötü duruma çekmek ve o ülkedeki avukatların mesleklerini icra ederken karşılaştıkları tehditler konusunda farkındalık yaratmaktır.

Önceki yıllarda Tehlikedeki Avukatlar Günü Afganistan (2023), Kolombiya (2022 ve 2014), Azerbaycan (2021), Pakistan (2020), Türkiye (2019 ve 2012), Mısır (2018), Çin (2017), Honduras (2016), Filipinler (2015), Bask Ülkesi / İspanya (2013) ve İran’a (2010) odaklanmıştır. Uluslararası Tehlikedeki Avukatlar Günü bu yıl ise İran'a odaklanıyor.

Uluslararası hukuk, avukatların toplumlarda oynadığı özgün rolü açıkça kabul eder. Avukatlar herkes için adaletin koruyucusu olarak görev yaptıklarından, uluslararası hukuk avukatlara özel koruma sağlar. Örneğin, Birleşmiş Milletler Avukatların Rolüne İlişkin Temel İlkeler, "avukatlar(ın) görevlerini icra etmeleri nedeniyle müvekkilleriyle veya müvekkillerinin davalarıyla” özdeşleştirilemeyeceğini öngörmektedir. Başka bir deyişle, müvekkillerin tutum ve fiilleri avukatlarına atfedilemez.

BM Temel İlkeleri’ne göre ayrıca hükümetler avukatların mesleki faaliyetlerini hiçbir baskı, engelleme, taciz veya uygunsuz müdahale olmaksızın yerine getirebilmelerini sağlamak ile yükümlüdür. Buna ek olarak, avukatların görevlerini yerine getirmeleri sonucunda güvenliklerinin tehdit altında olduğu durumlarda, BM Temel İlkeleri avukatların yetkililer tarafından gerekenlerin yapılarak korunması gerektiğini de belirtmektedir.

Ayrıca, BM Temel İlkeleri avukatlık ruhsatında cinsiyet, etnik köken, din ve "siyasi veya diğer görüşler" gibi kriterlere dayalı ayrımcılığı yasaklamaktadır. Ve yine BM Temel İlkeleri hükümetlerin "kendi topraklarında yaşayan herkesin avukata erişiminin sağlanmasını" temin etmelerini öngörmektedir.

Türkiye'de son dönemde dikkat çekici bir şekilde, artan şiddet olaylarını da izlemekteyiz. Bu konuda hukuki ve idari tedbirler konusunda çeşitli çalışmalar yapılmaktadır. Ancak Sağlıkta şiddet gibi, avukatlara yönelik şiddetin de temelinde yatan sebebin, eğitim eksikliği, gelişen sosyal medya iletişimi üzerinden yapılan olumsuz yönlendirmeler, hukuki ve idari alandaki eksik veya hatalı düzenlemeler, hak arama konusundaki eksik bilgiler, sonucunda meslek mensuplarına toplumun bakışının olumsuz hale gelmesinin etkisi yadsınamaz.

Avukata karşı yapılan saldırı, aslında toplumsal barışa, bireysel hak arama özgürlüğüne karşı yapılmış bir saldırıdır. Adalet sisteminin 3 ayağından en önemlisi olarak gördüğümüz savunmanın, tahkir edilmesi, zayıflatılması, önemsizleştirilmesi, sadece avukatların sorunu değildir. Birey olarak İnsanın sadece devlet karşısında değil, birbirine karşı da topluma karşı da kendisini güvende hissedebilmesi için, savunmanın güçlü olması gerekir.

Bölgemizde ve Türkiye’de savunma gerek müvekkillerinden veya dosyanın diğer taraflarından gerekse yargının diğer unsurları veyahut kolluk güçlerinin şiddet ve tehditlerine maruz kalmaktadır. Faillerin etkin soruşturulmayıp, gerekli cezalar verilmediği ve verilen cezaların caydırıcılık etkisinden yoksun olduğu görülmektedir. Faili kolluk güçleri olan dosyalarda cezasızlık politikası ile faillere yönelik etkin bir soruşturma yürütülmediği, verilen cezaların ise caydırıcılık etkisinden yoksun olduğu hususları açık bir şekilde görülmüştür.

Bölgemizde İnsan hakları savunucusu ve Diyarbakır Barosu Başkanı iken Av. Tahir ELÇİ, Diyarbakır’ın Sur ilçesinde 28 Kasım 2015 tarihinde düzenlediği basın açıklaması sırasında, Dört Ayaklı Minare’nin ayakları altında vurularak katledilmiştir. Baro Başkanımızın katledilmesine ilişkin dosyada da etkin bir soruşturma yürütülmeyip, savunma makamının korunması için gerekli önlemlerin alınmadığı gözlemlenmiştir.

Şiddet gibi gayriinsani sorunların ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmaları önemsiyoruz. Kamu görevi icra etmekte olan avukatlara yönelik fiziki ve psikolojik şiddet olaylarına, yine kamu görevi icra eden adli ve idari makamların olumsuz yaklaşımlarına karşı, suçlu aramak yerine, ileri dönük olarak kalıcı çözüm sağlayacak şekilde, ilköğretimden başlayarak bir eğitim faaliyeti yürütülmesi gerektiğini düşünmekteyiz.

Duruşma salonlarından atılsak da gözaltı ya da tutuklamalar ile sesimiz kısılmaya çalışılsa da kurşunlansak da Av. Tahir Elçi'siz bırakılsak da ruhsatlarımıza göz dikseler de faaliyet alanlarımız daraltılsa ve ekonomik olarak baskılansak da bizler insanlığın evrensel değerlerini ve savunmayı bırakacağımız herhangi bir kalıba girmeyiz.

Mesleğimizin sistematik şekilde itibarsızlaştırılması bizleri duruşma salonlarında, kalemlerde, adliye koridorlarında ve elbette hukukun, hukukçunun olması gereken hayatın her alanında saldırıya açık hedefler haline getirmektedir.

Mesleğe ve meslektaşa yönelik şiddetin önlenmesi için her türlü çalışmaya, mevzuat değişikliklerine katkı sunmaya, şiddetin sona ermesi için tüm gücümüzle mücadeleye hep hazırız.

Avukatlık mesleği, otoriter ve baskıcı rejimler için her zaman bir tehdit olmuştur. İnsan haklarını, hukukun üstünlüğünü, demokrasiyi, işkence yasağından eğitim ya da barınma hakkına dek insanlığın binlerce yılda elde ettiği kazanımları korumaya yemin etmiş bir meslek grubu elbette ki hak gaspçılarının hedefinde olacaktır.

Türkiye tarihinin hiçbir döneminde avukatlık mesleği ve avukatlar bu düzeyde baskı ve saldırı altında kalmamıştır.

Müvekkillerinden ya da dosya taraflarından gelen fiziksel şiddet ve baskının yanı sıra, avukatlar ekonomik ve psikolojik olarak da şiddet görmekte ve şiddet tehdidi altında mesleklerini icra etmek zorunda kalmaktadır.

Avukatlık mesleğinin; yurttaşın hak arama özgürlüğünün teminatı olduğu kavranamadıkça, avukatlar müvekkilleri ile özdeşleştirilmeye devam edildikçe, saygınlığı hedef alınan mesleğimiz her türlü baskı ve şiddete açık halde kalmaya devam edecektir. En doğru, en iyi mevzuat dahi, kötü uygulayıcı elinde, anlamsız kalacaktır.

Toplum tarafından desteklenmeyen, kabul görmeyen bir düzenlemenin, zorla ve dayatmayla yarar sağlamasını da bekleyemeyiz. Öncelikle savunma hakkının ehemmiyeti konusunda ve Avukatlık mesleğinin; savunma hakkının bel kemiği ve özgür yaşamın önemli bir unsuru, kişisel mal ve can güvenliğinin teminatı olduğunun, toplum tarafından kabulünün sağlanması gerekiyor.

24 Ocak Tehlike Altındaki Avukatlar Günü münasebetiyle, bu günün önemine dikkat çekerek, Avukatlara yönelen şiddet konusunun uluslararası sözleşmelerden doğan yükümlülükler nazara alınmak suretiyle bir an evvel kanuni düzenlemeler ile düzenlenmesi gerekliliği ile Avukatlık meslek itibarının korunması için gerekli önlemleri almanın devletin bir yükümlülüğü olduğunu hatırlatır, mesleğini icra ederken baskı ve tehdit altında olan tüm meslektaşlarımız ile dayanışma ve birlik içinde olduğumuzu, bundan sonra da bu konuda mücadelemizin devam edeceğini kamuoyuna duyurur, adalet sisteminin üç sac ayağından biri ve en önemli unsuru olarak gördüğümüz savunmanın temsilcisi avukatlara yönelik her türlü şiddetin, engellemeye ve etkisizleştirmeye yönelik hareketlerin, toplumun huzuru, güvenliği, birliği, için yaratacağı tehlikeye dikkat çekerek, adil günler için gelecekten umutlu olarak, öncelikle meslek camiamıza ve tüm toplum kesimlerine adilane, huzurlu güvenli yarınlar temenni ediyoruz. 24 Ocak 2024

BATMAN BAROSU AVUKAT HAKLARI MERKEZİ

19.09.2024
AV. ERKAN ŞENSES
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.