DEMOKRATİKLEŞME PAKETİNE İLİŞKİN BASIN AÇIKLAMASI
Tarih: 1.10.2013 | Okunma Sayısı: 2308
 
BASINA VE KAMUOYUNA

            Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan bugüne toplum ile demokratik değerler üzerine bir ilişki kuramamış, neticede yaşanan toplumsal/siyasal/sosyal meseleleri yine bu sorunlu düzenin devamının gerekçesi kılmıştır. 

Adeta bir kısır döngüye dönüşen bu sebep sonuç ilişkisi nedeniyle küçük bir azınlık dışında kalan etnik, dini, mezhebi, siyasal farklılığa sahip neredeyse toplumun her kesimi ile kavgalı, ayıplı bir “demokrasi” ile günümüze kadar gelinmiştir. Günümüz dünyasında karşılığı olmayan ve topluma giydirilmiş bu deli gömleği ile yaşamın devam edemeyeceği maalesef çok acı bedellerden sonra anlaşılmıştır. Türkiye toplumu insana yaraşır bir yaşam talebini açıkça ortaya koymuş ve konuda ısrarcı olmuştur. Bu nedenledir ki, daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük ve sosyal adaleti esas alan daha müreffeh bir yaşam vaadi bu toplumdan destek görmektedir. 

“Demokratikleşme Paketi” Toplumun Beklentilerini Karşılamadı

Toplumun tüm bu beklenti ve ihtiyaçlarına rağmen, başta anayasa değişikliği olmak üzere yapısal çözümler yerine sınırlı konularda, kısmi değişikler yapmak her gün farklılaşan daha da çetrefilleşen sorunlara çözüm olmamaktadır. Bu bağlamda uzun bir süredir toplumun gündeminde olan ve hükümetin tutumu nedeniyle beklentilerin yüksek olduğu “demokratikleşme paketi” maalesef toplumun ihtiyaç duyduğu düzeyde olmamıştır. 

Atılan Olumlu Adımların Sahibi Toplumdur, Bu Nedenle Kazanımları Sahipleniyoruz

Bizler ilkesel olarak, mevcut durumdan daha ileri düzeydeki her türlü adımı olumlu buluyor, destekliyoruz. Şüphesiz atılan her olumlu adım, bu toplumun bin bir türlü bedelle ödediği mücadelenin bir kazanımıdır. Bu nedenle bu mücadeleye saygının bir gereği olarak kazanımları önemsiyoruz, sahipleniyoruz. “Demokratikleşme paketi” ile seçim barajının tartışılmaya açılmasını, siyasi partilere hazine yardımının koşullarının iyileştirilmesini, siyasi partilere üyelik önündeki engellerin kaldırılmasını, farklı dil ve lehçelerle siyasi propaganda yapılması önündeki engellerin kaldırılmasını, yerleşim yerlerinin isimlerinin iadesi imkânının tanınmasını, kamu kurumlarında başörtüsü yasağının ve insan onuruna aykırı andın kaldırılmasını olumlu buluyoruz. 

TMK Özgürlüklerin Üzerinde Demoklesin Kılıcı Gibi Sallanmaktadır

Ancak, özellikle siyasetçilerin ve siyasi faaliyetlerin üzerinde demoklesin kılıcı gibi sallanan TMK marifetiyle her türlü siyasi faaliyetin terörize edilebilmesi nedeniyle, bu özgürlüklerin pratik bir karşılığının olması oldukça güçtür. Türkiye’nin girdiği bu barış yolunda ilerlemesinin önündeki en büyük engellerden olan TMK’nın kaldırılması bir yana herhangi bir düzenleme yapılmamış olması ciddi bir hayal kırıklığına sebebiyet vermiştir. TMK tehdidi altında özgür bir siyasal faaliyetin yürüyemeyeceği çok açıktır.

Daha muteber etnik, dini ve mezhebi sınıfların varlığı anlayışına son verilmeden ve dezavantajlı toplumsal kesimlerin haklar yasal güvenceye alınmadan Nefret, Ayırımcılık ve Yaşam Tarzına Müdahale konusunda ihdas edilecek suçların uygulanması, öteden beri, ötekileştirilen, tahkir edilen grupların aleyhine sonuçlar doğurabilecektir. Yapılacak düzenlemelerin bu konudaki kaygıları giderecek şekilde formüle edilmesi gerekmektedir. 

Anadil Konusunda Yarım Özgürlük Olmaz
Özel okullarda farklı dil ve lehçelerde eğitim ile ilgili öngörülen düzenleme bu konudaki taleplerin ve ihtiyaçların çok gerisinde kalmaktadır. Anadilde eğitimin her hangi bir koşula bağlanmadan ve yine kamu kaynakları kullanılarak yapılması gerekmektedir. Pakette bu konuda bir irade beyanının olmaması temel bir eksiklik olarak göze çarpmaktadır.  

Pakette olması beklenen, siyasi faaliyetleri nedeniyle tutuklu bulunanların tutukluluk hallerini sona erdirecek, kamu hizmetlerinin verilmesinde Türkçe dışındaki diğer dillerin kullanımını sağlayacak, 28 Şubat dönemi yargılamaları ile mağdur olmuş kişilere yeniden yargılama hakkı verecek yasal düzenlemeler konusunda maalesef ciddi bir hayal kırıklığı oluşmuştur. 

Türkiye’nin çoğulcu siyasi ve kültürel ve etnik yapısı nedeniyle bir yasal düzenlemenin çok ötesinde anlam ifade edecek yerel yönetimleri güçlendirecek düzenlemeler konusunda beklentiler karşılanmamıştır. 

Deyrulumur manastırı arazisinin manastır vakfına iade edilmesini önemli bulduğumuzu ancak Heybeliada Ruhban Okulunun açılması yerine ikame edilemeyeceğini, son dönemde toplumsal gerilim kaynağı olan Alevilerin hakları konusunun ve cem evlerinin yasal statüye kavuşturulmamış olmasının eksiklik olduğu belirtmek istiyoruz.

Batman Barosu olarak, kazanımlarımızı sahiplendiğimizi, barış ve demokratikleşme konusundaki her türlü çabayı desteklediğimizi bir kez daha vurguluyoruz.  

     Saygılarımızla, 

Batman Barosu Başkanlığı 
21.11.2024
AV. ABDULHAMİT ÇAKAN
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.