Toplum yaşamının her alanına hakim şiddet kültürü neredeyse her gün kadınlar için yenilenerek fiziksel, cinsel veya psikolojik tehdit ve saldırılara dönüşmekte ve yaşam hakkı ihlaline kadar varmaktadır.
Son olarak 29 Nisan 2013 günü ilimizde, 50 yaşındaki N.B, bir yıl önce kaçırarak zorla imam nikâhı kıydığı 19 yaşındaki hamile G.E’yi tabancayla vurarak karnındaki bebeği ile öldürdü.
Bir insanı kaçırmak suçtur, iradesi dışında bir kimseyi evlendirmek, nikâhını kıymak günahtır. Bir suçu ve günahı, bu suçtan ve günahtan masum bir insanın evlendirilmesi ile örtmeye çalışmak, bir kadını tüm bu hastalıklı zihniyet ve kültüre teslim olmasını isteyip bununla terapi etmekle başlamıştır bu cinayet.
Bu cinayet taammüden işlenmiştir ve tek sorumlusu tetiği çeken kişi değildir. Adaleti mutlak sükûnet sayan bir kamu otoritesi, teslimiyeti irade olarak görün bir kültürel yapı yaşanan her cinayetin, uygulanan her şiddetin failidir.
Kadını en temel insani değerlerinden soyutlayarak, iradesiz ve kimliksiz bireylere dönüştüren bu kültür yaşanan menfur cinayetin ortağıdır. Kaçırılan kadınların ya da çocukların kaderini kendisini kaçıran kişini ellerine terk etmenin, namus mefhumunun, örfün ve toplumsal baskının tüm yükünü bu kadın ve çocuklara yüklemenin hiçbir inanç, değer ve kültür ile ifade edilemeyeceği açıktır.
Kadına yönelik şiddet ve cinayet haberlerine karşı toplumdaki duyarsızlık, sorunun henüz toplumsal boyutunun bile görülmediğini bunca şiddet ve ölümün “aile içi” meseleler olarak nitelendirilmesinden anlaşılmaktadır. Maalesef toplum bu şehrin kadın cinayetleriyle anılmasını, şehirde kadın cinayeti işlenmesinden daha fazla önemsemektedir.
Bizler Batman Barosu Kadın Hakları Komisyonu olarak, yaşanan cinayeti de, bu cinayeti hazırlayan kültürü de şiddetle kınıyoruz. Bu cinayetin soruşturulmasından davanın her aşamasına müdahil olacağız.01.05.2013
Saygılarımızla,