Basına ve Kamuoyuna
Irak’ta Baas rejimince Kürtlere karşı yürütülen Enfal Operasyonları kapsamında 16 Mart 1988 tarihinde Halepçe’de 5 bin kişinin yaşamını yitirdiği ve binlerce kişinin sakat kaldığı kimyasal saldırılar yapılmıştır. Katliam sonrasında devam eden saldırılar nedeniyle büyük göçlerle yaşanan toplumsal travma daha da ağırlaşmıştır. Kürtler yaşadıkları ağır katliamların yanı sıra bir o kadar ağır yalnızlık yaşamışlardır. Halepçe katliamı etkisi günümüze kadar devam eden, modern insanlık tarihin en karanlık sayfalarından biridir.
Yıllar sonra Saddam ve onun emriyle bu katliamı yapan katiller yaptıkları bu katliamın sorumluları olarak yargılanıp idam edilmişlerdir. Açık bir soykırım suçu olan bu katliamın sorumluları sadece rejimin başındaki Saddam Hüseyin ve onun emrindeki rejim yetkilileri değil, o dönemde bu rejime silah temininde bulunan ve katliama sessiz kalan dünya devletlerinin uluslararası hesapları ve kirli siyasetleridir. Aradan 29 yıl geçmiş olmasına rağmen, bu insanlık suçu ile yüzleşme sağlanmamış ve uluslararası toplum ortağı olduğu bu suçun hesabını vermemiştir.
Halepçe katliamı, uluslararası toplumun ve kurumların insanlık suçu kapsamında kalan saldırılar karşısında konjonktürel ve siyasal tutum belirlemesinin, samimiyetsizliğinin açık ve canlı bir örneği olarak hala yaşamaktadır. Faile ya da mağdura göre tutum belirleyen uluslararası mekanizmalar bu nedenle ciddi bir meşruiyet sorunu ile karşı karşıyadırlar. Bu tutum nedeniyle, bugün bile hala katliamcı rejimlerin benzer suçları işlemesinden çekinmedikleri bir ortamı mevcuttur.
Halepçe, açık bir yara olarak hala insanlığın kalbinde kanamaktadır. Batman Barosu olarak yıldönümünde insanlığın ortak ayıbı olan katliamı ve ortaklarını şiddetle kınıyor, katliamda hayatını kaybedenleri rahmetle anıyoruz. 16.03.2017