HALEPÇE’Yİ UNUTMUYORUZ
16 Mart günü, l988 yılında Irak diktatörlük yönetimi tarafından insanlığa karşı en acımasız suçlardan olan kimyasal silahlarla saldırılan, Halepçe’de altı binden fazla Kürt insanımız katledildi.
Helpçe Katliamı; Irak dikatatörü Saddam’ın emri ile başlatılan, 12 Mart 1988’de başlayıp 1989’a kadar süren ve Kuar-ı Kerim suresi ile isimlendirilen Enfal harekatının en zalim ve gayriinsani saldırılarından biridir.
Kürtlerin soykırıma uğratıldığı Enfal harekatında sayısı tam bilinmeyen yüzbinlerce insan öldürüldü veya yok edildi.
Kürtlerin soykırımına yönelik yürütülen ve Enfal harekâtı olarak adlandırılan sözüm ona bu harekat; Kürt halkına ve Kürt halkının köylerine, tarım alanlarına, yaşadıkları bölgede bulunan altyapıya, yollara ve benzeri yaşam alanlarına yönelik sistematik saldırıların olduğu bir soykırım harekâtıdır.
Sekiz aşamalı Enfal operasyonlarının ilkinde, Süleymaniye Dola Cafeti (Caf Vadisi), ikincisinde Süleymaniye/Karadağ bölgesi, üçüncüsünde Süleymaniye/Germiyan, dördüncüsünde, Erbil/Koye (Köysancak) ve Süleymaniye/Çemçemal bölgeleri, Şivan, Taktak ve Akçeler ilçeleri, beş, altı ve yedinci operasyonda ise Rewandız ve Şaklava ilçeleri hedef alındı. Sekizinci ve son operasyon, Duhok dahil Behdinan bölgesinde gerçekleştirildi.
Tam olarak bilinmemekle birlikte; bu operasyonlarda 182.000 kişinin katledildiği, 30 ilçe ve 4500 yerleşim yerinin yok edildiği, 1800 okul, 300 hastane, 3000 cami ve 27 kilisenin yıkıldığı, 1 milyonu aşkın insanın yerinden edilerek göçertildiği, sağ kalabilenlerin Türkiye ve İran’a kaçırtıldığı kabul görmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verileri, Halepçe’de kimyasal silahların kullanılmasından günümüze kadar 43 bin 753 kişinin ölümüne, 62 bin 200 kişinin sakat kalmasına neden olduğu belirtiliyordu.
Halepçe katliamı, Kürtlerin soykırımına yönelik bu korkunç katliamların ilki olmadığı gibi sonuncusu da değildi.
Soykırım operasyonlarının diğer aşamalarında da kimyasal silahlar kullanılmıştı.
Ancak Halepçe’de gerçekleştirilen operasyonun bugüne kadar yaşanan saldırıların en acı verenlerden biri olması, İranlı gazetecinin tabiri ile yaşamı dondurmuş olması ve bilhassa çok sayıda çocuğun öldürülmüş olması gibi etkenler ile Kürt soykırımının sembolü haline gelmiştir.
Halepçe katliamı; evinde oturan insanlar, koşuşan çocuklar, göğüslerinde çocuklu kadınlar ile birlikte tüm doğal yaşamı, hayvanları ve ağaçları da öldürmüştür. Ve insanlık, Halepçe’de yaşanan insanlık dramına ne yazık ki sessiz kalmıştır.
Daha sonraları; Norveç, İsveç ve İngiltere tarafından “Kürt soykırımı” olarak kabul edilen, Halepçe Katliamı, 1 Mart 2010 yılında Irak Yüksek Ceza Mahkemesi tarafından “Soykırım” olarak kabul edildi.
Başta ABD, Avrupa ve diğer batılı devletler, İran-Irak savaşında Irak’ı destekledikleri için bu vahşete sessiz kalmıştır. Diğerleri de Kürtlerin çığlığını duymamış ve katliamı görmemiş/görmezden gelmiştir.
Amaçları arasında ülkelerarasında kardeşlik ve dayanışma bağlarını güçlendirmek ve geliştirmek te olan eski adı İslam Konferansı Örgütü olan 57 üye ve 5 gözlemci devlet ile Birleşmiş Milletler Örgütü’nden sonra dünyadaki en geniş devletlerarası örgüt olan, İslam İşbirliği Teşkilatı, Halepçe katliamından üç gün sonra 53 İslam ülkesinin katılımıyla gerçekleştirdiği toplantıda katliam gündeme alınmamıştır.
Dünyanın önemli kısmı soykırıma tepkisiz kalsa da biz unutmadık, unutmayacağız ve unutturmayacağız.
İnsan hakları ve demokrasiyi savunan, insan hakları ihlallerine karşı mücadele eden biz Batman Barosu ve Batman Barosu Av. Sedat Özevin İnsan Hakları Merkezi Olarak; Kürtlere yapılan soykırımı kınıyor ve tüm kurum ve kuruluşlarca, bu katliamın soykırım olarak tanınmasını istiyor ve tekrar ediyoruz:
Halepçe katliamını unutmadık, unutmayacağız ve unutturmayacağız.
BATMAN BAROSU AV. SEDAT ÖZEVİN İNSAN HAKLARI MERKEZİ