Yargının ve adalet hizmetlerinin kurucu unsuru olan, “kendisi ile adalet arasında tercih durumunda bile adaleti tercih eden” ve “insanı adalete ulaştırmayı” ilke edinen Avukatlar, 5 Nisan gününü, mesleki ve toplumsal sorunlar konusunda bir değerlendirme fırsatı olarak görür ve bu temel görevi ve işlevi ile yüceleşen rolünü bir nebze olsun iftihar kaynağı yaparak kutlar.
Bu nedenle, her yıl 5 Nisan günü ve devamındaki hafta içinde, toplumla olan güçlü bağımızı daha da güçlendirmek, mesleki dayanışmamızı daha da arttırmak için çeşitli etkinliklerle kutlamalar yapmaktayız.
Kürt meselesinin barışçıl yollarla çözülmesi konusunda büyük bir toplumsal mutabakat ve destekle yürüyen çabaların akamete uğrayarak çatışmalı ortama dönülmesi, başta yaşam hakkına dönük ve hayatın tüm alanlarını olumsuz etkileyen ağır hak ihlallerinin yaşandığı, Diyarbakır Baro Başkanımız Av. Tahir Elçi’nin görevi başında hak arayışında iken katledilmesi ve birçok meslektaşımızın mesleki faaliyetleri nedeniyle saldırıya uğraması, gözaltına alınması ve tutuklanması nedeniyle bu yıl kutlama yapmayacağız.
Ancak bu günü vesile kılarak, toplumsal meseleler ve bireyin hukukunu ilgilendirdiği için mesleki sorunlarımıza ilişkin değerlendirmeleri kamuoyu ile paylaşmayı görev addediyoruz.
Bizler avukat olmanın yanı sıra aynı zamanda insan hakları savunucularıyız. Bu nedenle toplumsal meselelerin şiddet dışı yöntemlerle ve barışçıl yollarla çözülmesi gerektiğini ilkesel olarak savunuruz. Kürt meselesi bağlamında temel hak ve hürriyetlerin savunusu da, bu haklara yaklaşım da şiddet ve güç gösterisi sarmalına hapsolmuştur. Topluma rağmen gelinen bu noktada, hendek ve barikatlarla çatışmanın sivil alanlara çekilmesini, kitlesel cezalandırma sonucu doğuran sokağa çıkma yasakları ile iç göçleri, yaşam hakkı ihlallerini, toplumu psikolojik harbin nesnesi haline getiren uygulamaları, cenazelere yapılan insanlık dışı muameleleri, kötü muamele ve işkencenin tekrar hortladığı ve yargısal hiçbir denetim mekanizmasının olmadığı bu hali kabul edilemez bulduğumuzu belirtmek istiyoruz.
Bugün geldiğimiz nokta itibariyle yargının toplumsal sorunları çözme ve böylelikle toplumsal barışa katkı sağlama rolünün tam aksine, sorunlara kaynaklık eden yapısı nedeniyle, Türkiye’de hiç kimsenin hukuki güvenliğinin kalmadığını açıkça belirtmek isteriz. Yargının, yakın tarihin olağanüstü rejimlerinden miras kalan yapısal sorunlarına günümüz sorunları da eklenmiştir.
Yargıya ayak bağı görülen savunma mesleği ve dolayısıyla adil bir yargılamanın temel şartı olan bireylerin savunma hakkı her geçen gün törpülenerek şekli bir unsur haline getirilmek istenmektedir. Bunun yanı sıra ancak tarafsız ve bağımsız bir yargı eliyle tesis edilebilecek adalet, yürütme erkinin müdahale ve baskılarıyla bu rolünden oldukça uzak bir görüntü sergilemektedir.
Demokratik denetim mekanizması ve halkın haber alma hürriyetini direkt ilgilendiren basın özgürlüğünün hiçbir yargısal karara dayanmayan keyfi sınırlamalara, karartmalara maruz kalması, basın mensuplarının hukuksuz gözaltı ve yargılamalara tabi tutulması son dönemin temel sorunlarından biridir. Basın özgürlüğünün halkın haber alma, düşünce ve ifade özgürlüğü gibi üstün bir hakka dayandığını ve demokratik değerler açısından vazgeçilemeyecek nitelikte olduğunu vurgulamak gerekmektedir.
Tamamen düşünce ve ifade özgürlüğü bağlamında değerlendirilmesi gereken ve hiçbir şiddet çağrısı yapmayan düşünce beyanlarının adeta talimatla ceza takibine konu edilmesi ve sadece bu beyanlardan dolayı bireylerin tutuklanmasının yarattığı iklimde yeni Anayasa tartışmalarının yapılması oldukça zorlaşmıştır.
Türkiye’de yaşanan büyük toplumsal ve siyasal meselelerin gölgesinde kalan, çocuk ve kadınlara yönelik istismar ve şiddet vakaları sadece yargısal faaliyetlerle çözülmesi mümkün olmayan yasal ve idari düzenleme ve toplumsal dayanışma ile topyekûn mücadeleyi gerektiren ağır sorunlardır. Bu konuda özellikle sorumluluk makamında bulunanların söylem, tutum ve eylemleri ile mağdurların yanında olması gerektiğini, Batman Barosu olarak gerek komisyonlarımız gerekse de Yönetim Kurulu olarak, yerelde yaşanan vakaların takipçisi olacağımızı ve mağdurlara her türlü hukuki desteği sunacağımızı belirtmek istiyoruz.
Son olarak, bu kötü ve karamsar tablo içinde, yaşamın ve mesleğin doğasının yüklediği sorumluluklar gereği, büyük bir baskı altında olan mesleğimizin temel değerlerinden vazgeçmeyeceğimizi, bu değerlerin bireysel olarak avukatların değil, savunma hakkının, müvekkillerinin ve toplumun üstün yaranının olduğunu vurgulamak istiyoruz.
Saygılarımızla.
Batman Barosu Başkanlığı